top of page

İlk Aldığım Takı: Küçük Bir Kutudaki Büyük Hazine


ree

Hani bazı eşyalar vardır, değeri fiyat etiketinde yazmaz. Ona baktığınızda sizi alıp yıllar öncesine, o ilk anlara götürür. İşte benim için o eşya, ilk kendi kazandığım parayla aldığım takı. Küçücük, mütevazı bir yüzük. Ve evet, hala saklıyorum.


O zamanlar lisedeydim. Belki de ilk part-time işimdi. Çalışıp didinip, sonunda elime geçen o ilk "kendi" paramla alışveriş yapmanın heyecanı bambaşkaydı. Mağaza vitrinlerinde parıldayan pahalı takılar değildi hedefim. Mahallemdeki küçük, sevimli bir aksesuar dükkanına girdim. Raflarda gözüm, gümüş renkli, küçük bir taşlı (belki de camdı!) yüzüğe takıldı. Basitti. Zarifti. Ve en önemlisi, tamamen bana aitti.


Satın alma anını hatırlıyorum da... Cüzdanımdan parayı çıkarırken ellerim titriyordu sanki. Kasiyere verirken içimde garip bir gurur ve bağımsızlık duygusu kabarıyordu. "Kendi paramla aldım bunu," diye düşünüyordum. Eve gidip paketini açtığım an, o küçük kutudan çıkan parıltı dünyalar benimdi.


O yüzük sadece bir takı değildi. O benim:


Emekle kazanmanın somut hatırasıydı: İlk terimin, ilk yorgunluğumun karşılığıydı.


Kendi kararlarımı verebildiğimin kanıtıydı: Kimsenin yönlendirmesi olmadan, sadece beğendiğim için seçmiştim.


Gençlikteki o saf "başarma" hissinin temsiliydi: Kendi ayaklarımın üzerinde durmanın ilk, küçük ama çok değerli adımı.


Zaman geçti. Daha nice takılar aldım kendime, sevdiklerimden güzel hediyeler geldi. Kimi değerli taşlı, kimi antika... Hepsinin ayrı bir yeri var elbette. Ama hiçbiri o ilk, mütevazı yüzüğün yerini tutamadı. Üzerindeki cilası biraz attı belki, belki taşı biraz soldu. Eskidi, küçüldü belki gözümde. Ama ruhu, taşıdığı anılar hiç solmadı.


Şimdi bir çekmecemin derinliklerinde, küçük bir kadife kutuda saklı. Ara sıra çıkarırım. Avucumun içine alırım. Soğuk metalini hissederim. Dokunuşumla birlikte o günlerin enerjisi, o genç kızın heyecanı ve gururu canlanır içimde. Bana nereden geldiğimi, nelere kadir olduğumu, küçük zaferlerin bile ne kadar değerli olduğunu hatırlatır.


Saklamamın sebebi, takı olarak onu hala çok sık takmam değil (gerçi bazen nostaljiyle takıyorum!). Saklamamın sebebi, içinde bir parça kendimi, o "ilk" leri yaşayan benliğimi muhafaza ediyor olması. O yüzük, benim kişisel tarihimin küçük, parıltılı bir sayfası. Basit bir metal halka ve bir taş parçasından çok daha fazlası. İlk adımların, ilk başarıların, kendi kanatlarıyla uçmaya cesaret eden o genç ruhun simgesi.


Belki sizin de böyle bir ilkiniz, böyle değeri ölçülemeyen küçük bir hazineniz vardır? Ona dokunduğunuzda içinizde ne güzel duygular uyanır? Çünkü bazen, en küçük şeyler, en derin hikayeleri ve en değerli dersleri taşır içlerinde. Ve ben, o küçük hikayenin kahramanı olan o genç kızı, o ilk takımın içinde sonsuza dek saklayacağım. Çünkü o, bugün beni ben yapan parçalardan biri.

 
 
 

Yorumlar


bottom of page