top of page

Kordon'da Bir Tesadüf: Uzak Ama Aynı Bilekte


Telefon ekranlarına sığdırdığımız kahkahalar, gece yarılarına uzanan "bitmeyen" konuşmalar, paylaştığımız küçük sırlar ve yüzlerce kilometre... Ama hep aynı bileklerde sallanan o minik, parlak halka. Bestie'm ve ben, aynı bilekliği takıyorduk.


Beş yıl önce, bir alışveriş merkezinde rastgele denk geldiğimiz o basit çelik bilekliği, "Aynısından alalım mı? Uzak olsak da bi' bağımız olsun!" diyerek, neredeyse aynı anda sepete atmıştık. "Uzaklığımızı aşan bir sembol" olsun istemiştik. Gel zaman git zaman, bileklik kolumuzdan hiç çıkmadı. Yeni takılar geldi geçti ama o hep oradaydı; duşta, uykuda, işte… Sanki onu çıkardığımızda aramızdaki bağ da kopacakmış gibi hissederdik.


Zaman Hızla Geçti, İzmir Bizi Birleştirdi

Beş yıl. Pandemiler, taşınmalar, yeni işler, aşklar, kalp kırıklıkları… Hayat akıp gitti. Onu son görmem üzerinden tam 5 yıl geçmişti. Aramızda artık uçak biletiyle kat etmemiz gereken mesafeler vardı. Ta ki geçen cumartesi, İzmir Kordon'da denk gelene kadar...


Güneş batımının turuncuya boyadığı denizin kenarında, kalabalığın içinde bir siluet. Gözüm bir an takıldı. Dönüp baktı. O da durmuş, bana bakıyordu. Bir saniyelik şaşkınlık… Sonra koşuşturma, çığlıklar, sarılmalar! "SEN MİSİN?!" "BURADA NE ARIYORSUN?!" diye bağırışmalar... İnsanlar bize bakıyordu ama umrumuzda değildi. Tam o sırada, kolumu tutup, "Bak!" dedi. Bileğini gösterdi. O minik gümüş halka, hâlâ oradaydı.


Ben de elimi kaldırdım: "Benimki de!"


Telefonla Yetinmeyen Bir Bağ: Bileğimizdeki Sessiz Yemin

O an her şey durdu. Kordon’un gürültüsü, martı çığlıkları, etraftaki kalabalık… Hepsi silindi. Birbirimize baktık ve gözlerimiz doldu. Aynı bilekliği, beş yıl sonra, aynı şehirde, aynı kolda taşımak… Telefonlarımız bizi "bağlı" tutmuştu, evet. Ama o bileklikler, sessizce birbirimize verdiğimiz sözün fiziksel kanıtıydı: "Uzak olsak da seninleyim. Seni unutmadım. Aramızdaki bağ hâlâ sağlam."


Hiç konuşmasak da bileğimizdeki o soğuk metal, yıllarca sıcak bir "merhaba" taşımıştı bizim için. En güzel tesadüf değil mi? Hayat bizi İzmir’de buluşturdu ve bileklerimiz, buluşmamızın en anlamlı tanığı oldu.


Bileklikler Konuştu, Biz Sustuk

O akşam, sahilde çaylarımızı yudumlarken bileklerimiz masanın üzerinde yan yana duruyordu. Sanki onlar da kavuşmuştu. "Bak," dedim gülerek, "ikimiz de çıkarmamışız. Hiç." O da başını salladı: "Çıkarsam seni kaybederim gibi geliyordu hep."


Belki de öyleydi. Belki de o minik bileklik, aramızdaki mesafeyi yok eden sihirli bir halkaydı. Uzaklık bizi ayırdı ama aynı takı, bizi görünmez bir iplikle birbirimize bağladı. Ve beş yıl sonra İzmir’de, o iplik bizi bir kez daha, aynı noktada buluşturdu.


Bugün bileğime baktığımda artık sadece bir takı görmüyorum. Orada, uzaklığa meydan okuyan bir dostluk yemini, zamana direnen bir bağ ve en önemlisi: "Seni seviyorum" demenin sessiz bir yolu var. Ve biliyorum ki, dünyanın öbür ucunda da, bir başka bilekte, aynı yemin sessizce titreşiyor.


Belki en güzel tesadüfler, bileklerde saklıdır. ❤️


 
 
 

Comments


bottom of page